PEŞMERGE ÇAPULCU ÇIKTI
Önce havadan vurduk. Şimdi karadan girdik. Allah'ın izniyle pkk'nın işini bitirip, Barzani'nin defterini dürdükten sonra Türkmeneli Cumhuriyeti'ni kuracağız. Girdikleri günden beri Irak'ta müslümanlara eziyet eden küffarı denize döküp İsrail'i de tepeleyip un ufak edeceğiz. Sen misin GAP'a sulanan, Doğu ve Güneydoğu'ya göz diken ey besleme! deyip, iflahını gevreyeceğiz.
* * *
ABD veya yahudi ile düşüp kalkanlar, yahudileri ve hıristiyanları dost edinenler, AB sevdaları v.b. cümle haşeratın, haşerat oldukları için bulundukları yere fayda değil zarar verdikleri ve her zaman verecekleri de bilinir.
Sattıkları yurdumuzun değiştirilmedik bir anayasası kalmıştı. Onu da halletmek için kolları sıvadılar. Soluğu ABD'li yahudi patronlarının yanında alacaklar. El etek öpecek, pis ayaklarına yüz sürecekler. Kemik yalayıcıları.
Sattıkları vatanda eksik kalan hiç bir şey olmadı. Herşey tamam. Kılıf AB, dost ABD, İsrail. NATO üyeliğine devam. Mehmetçik haçlı askeri oldu. Tayyip şovalye, eşbaşkan. Bir elinde boynuz diğerinde Kur'an. Allah çarpar telaşı yok. Yehova'dan korkusu çok.
Asker-siyasetçi orta oyunundan sonra boş dağları dövüp, Türkmenlerimizin öz yurtlarında (katledildikleri yerlerde ve halen zulüm altında inledikleri kendi vatanlarında) onlara bakmadan, peşmergeyi takmadan girdik. Girdik ama niye?
PKK içinse, PKK mecliste. En ala pkk'lı Tayyip. En ala pkk'lı Gül. En ala pkk'lı Baykal. Bütün AKP'li vekiller. CHP'li vekiller. PKK'yı temsilen DTP hikaye.
PKK içinse, en ala itler masonlar. Aydın Doğanlar, Alatonlar, Taralar. 500.ncü Yıl Vakfı tepeleme dolu. Soros itleri. Malum medyanın havlayan köpekleri..
Bütün bunları görmeden, arkasını sağlama almadan Türk Askeri nereye gider, niye girer?
Medya itleri eğer 'kahraman' ağızları kullanıyorsa bu işte bir iş var. Kahramanlık bu kadar ucuz, kahramanlık 'düşmanla işbirliği' ise, bu işte bityeniği var.
Şimdi şu satırları yeniden okuyalım. Hafıza tazelensin. 12 Bin askerden bahsediliyordu, 10 Bin geçmiş. Plan gecikmeli olarak mı yürüyor, Vakıflar(ihanet yasası) Kanunu mu gölgeleniyor, danışmak için ABD'ye götürdükleri Anayasa mı gizleniyor, ne?
Oyun içinde oyun. Oyun üstüne oyun. Savunmada kalmak da ne, darmadağın olmuşuz. Satılan vatanda, kanunlar düşmana hep düşmana çıkartılmışsa, o Bayrak direkten iner mi inmez mi, Ezan susar mı susmaz mı? Esaret zinciri günbegün ağırlaşır. Şimdi değil de, yerlerde sürünürken diriliriz değil mi?
İlla ki düşman çizmesi tekmeleyecek kapımızı. Çuval geçecek başımıza; asker sivil. Baştaki örtü polis zoruyla değil, düşman askerinin pis eliyle alınacak öyle mi?
Satılmış, kaleleri bir bir düşmüş, neticede işgal edilmiş bir vatanda hak hukuk adalet olur mu? Şimdi var mı?
TÜRKİYE ÇANTADA KEKLİK Mİ?
'İtimat' dedik ya, sıcağı sıcağına azılı düşmanımızla böyle neşe içinde mutlu ve halinden memnun resim çektiren bir komutanı da görmezlikten gelmek olmazdı. Sanki uçurumun kıyısındaki ülke Türkiye değil. Sanki kahpe pkk'nın kahpe mayınlarındaki kahpe ateşleme sisteminin mossad kaynaklı olduğunu bilmiyor paşa. Sanki terör belasını Türkiye'nin başına saran düşmanların içinde ilk sırayı İsrail'in aldığından habersiz.
ABD'nin ve AB'nin İsrail güdümünde hareket ettiğini bilmiyor gibi paşa.
Türk İslam alemini nasıl karıştırdıklarını, şu son bir kaç yıl içinde İslam topraklarında 1 milyondan fazla müslüman katlettiklerini, Türk Birliği'ni 'sarıklı kardinal'le nasıl engellediklerini, Türkiye'nin başına musallat ettikleri masonların çıkış kaynağının 'yahudiler' olduğunu duymamış gibi paşa.
AKP ihanet hükümetinin abd-israil kuklası olduğunu, rengini bile soros'un turuncusundan aldığını, soros'un yahudi olduğunu hiç duymamış gibi paşa.
Arz-ı mevud'a bir adım kalmış intibaı veren mutluluk tablosu sanki!..
ÇANAKKALE YİĞİTLERİ UNUTULMAZLAR!!!
Bu resmin Çanakkale Savaşı'na ait olmadığını, Çanakkale Savaşı'nı birinci ağızdan dinleyen, o gazilerin yanında büyüyen nesil zaten bilir ve asla kabul etmez. Bizim de kabul etmediğimiz gibi. Şanslı nesildik. Şanlı tarihimizi mübarek ağızlardan dinledik... İlkokulda, ortaokulda, lisede ve hatta evde.
Geçmiş tarihimizi çarpıtanları kaale almadık. Abideleştirdiklerimiz ışık tuttu bize.
Çanakkale Harbi gibi yakın tarihimizi bile çarpıtmaya kalkmaları, sulandırmaya cüretleri, onların düşmanlık derecelerini gösteriyor. Düşmanın hiç uyumadığını, açık bulduğu her cepheden saldırdığını belgeliyor. Çanakkale Savaşı'nın simgesi haline gelen, yırtık elbiseli ve ayakkabısız Mehmetçik fotoğrafıyla ilgili ortaya ilginç bir iddia ortaya atıldı
Fotoğraftaki kişilerin Bolu'nun Elmalık Köyü'nden İbrahim Bayseç ile Niyazi Yıldırım oldukları, İzmir'deki Çiğli Havaalanı'nda 1930'da işçi olarak çalışırken Alman bir pilot tarafından fotoğraflarının çekildiği ortaya çıktı. CHP Bolu İl Teşkilatı'nın geçen yıl bastırdığı afişlerde babasının fotoğrafını görünce şaşıran 65 yaşındaki Seyran Bayseç, “Babamın o fotoğraf ile savaşın simgesi haline geldiğini öğrendim. Ancak babam 1911 doğumlu. Yani Çanakkale Savaşı başladığında 4 yaşındaydı. O fotoğraf babam Çiğli Havaalanı'nda işçi olarak çalışırken çekilmiş” dedi.
Çanakkale Savaşı'nın simgesi olarak partilerin, dernek ve odaların, birçok resmi ve özel kurumların afişlerinde kullandığı fotoğrafta yırtık kıyafetleri, ayakkabısız halleriyle gazete ve televizyonlara konu olan, Çanakkale Savaşı'nda vatanı için savaşan askerler lanse edilen kişilerin Bolu'nun Elmalık Köyü'nde oturan İbrahim Bayseç ile Niyazi Yıldırım oldukları öne sürüldü.
Bayseç ve Yıldırım'ın, İzmir Çiğli Havaalanı'nda işçi olarak çalışırken bir Alman pilota poz verdikleri, pilotun torununun geçen yıllarda fotoğrafı internette satışa çıkarması üzerine fotoğraf Çanakkale Savaşı ile simgeleşti.
CHP AFİŞİNDE BABASINI GÖRDÜ
CHP Bolu İl Teşkilatı'nın seçim propagandası çalışmaları kapsamında bastırdığı afişlerde babasının fotoğrafını görünce şaşıran 3 çocuk babası müteahhit Seyran Bayseç, partiye giderek fotoğrafı nereden bulduklarını sordu.
Fotoğrafın Çanakkale Savaşı'nın simgesi olduğu cevabını alınca şaşkınlığı artan Seyran Bayseç, “Babam Çanakkale Savaşı'nda 4 yaşındaydı. Nasıl böyle bişey olabilir?” diyerek şaşkınlığını söyledi.
FOTOĞRAF ÇİĞİLİ HAVAALANINDA ÇEKİLDİ
Bolu Dağı eteğinde bulunan Elmalık Köyü'nde yaşayan Seyran Bayseç, babasının 1982'de, Niyazi Yıldırım'ın ise 1994'te köyde hayatlarını kaybettiğini söyleyerek, fotoğrafın öyküsünü şöyle anlattı:
“Babamın o dönemde 4 yıl süren askerliği yapmak üzere gitmesinden yaklaşık 1 yıl önce yani 1930 yılında İstanbul- Ankara tren hattını döşemek için bizim köye Alman bir ekip gelmiş. Köyde 2-3 ay kalmışlar. Ancak Bolu Dağı'nı geçemeceyeceklerini anlayınca vazgeçmişler. Köyden giderken de 'Bizimle çalışmak ister misiniz?' diyerek 12 kişiyi yanlarında götürmüşler. Onların içinde babam ve fotoğrafta yanında bulunan Niyazi Yıldırım da varmış. Çiğli Havaalanı'nda çalışmışlar. Ancak, paralarını alamamışlar. 10 kişi köye dönmüş. Babam ve Niyazi amca da 6 ay çalıştıktan sonra paralarını alamayınca köye dönmek için şantiyeden çıkmışlar. O sırada bir Alman pilot fotoğraflarını çekmiş. Babam ve Niyazi amca köyümüze ancak bir ayda gelebilmişler. Babam sağken, bize bu fotoğraftan söz ederdi. 'Bir Alman bizim fotoğrafımızı çekti' derdi.”
“YANLIŞI DÜZELTMEK İÇİN ÇALIŞTIM”
Çanakkale Savaşı'nda babasının 4 yaşında olduğunu kaydeden Seyran Bayseç şöyle devam etti:
“Benim babam Çanakkale harbine katılmadı. Parti afişinde babamın fotoğrafını görünce, bu yanlışlığı düzeltmek için çaba harcadım. Bir televizyon programına katılmak istedim. Ancak, programa kabul edilmedim. Bana fotoğrafın bu şekilde kullanılması nedeniyle mahkemeye başvurmamı söylediler. Ben de 'Neden mahkemeye başvurayım?' dedim. Ben babamın fotoğrafının bu şekilde kullanılmasından rahatsız değilim. Ancak bunun doğrusunu da ortaya çıkarmak istiyordum. Genelkurmay Başkanlığı'ndan babamın nasıl bir asker olduğunun ortaya çıkarılmasını istedim.
Böylece, o fotoğrafın Çanakkale harbinde çekilmediğini kanıtlayacaktım. Çünkü babam İzmir'den geldikten kısa bir süre sonra askere gitti. Askerliği'ni Siirt'te yaptı. Orada 'Dersim ayaklanmasının' bastırılmasında görev aldı. Babam, başarılı bir askerdi. Hatta 4 yıl sonra askerden gelince Bolu Alay Komutanlığı'nda başarısından dolayı mükafatlandırılmıştı. Niyazi amca da babamla aynı dönemde yaptı askerliğini. Ama bildiğim kadarıyla o Adapazarı'nda yaptı.”
Annesi ve babasının birlikte çekilmiş fotoğrafını gösterip, iki fotoğrafı karşılaştıran Seyran Bayseç, “Babam iki fotoğrafta da aynı pozu vermiş. Bu iki fotoğrafa baktığınızda, o fotoğraftaki kişinin babam olduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz” dedi.
Önce havadan vurduk. Şimdi karadan girdik. Allah'ın izniyle pkk'nın işini bitirip, Barzani'nin defterini dürdükten sonra Türkmeneli Cumhuriyeti'ni kuracağız. Girdikleri günden beri Irak'ta müslümanlara eziyet eden küffarı denize döküp İsrail'i de tepeleyip un ufak edeceğiz. Sen misin GAP'a sulanan, Doğu ve Güneydoğu'ya göz diken ey besleme! deyip, iflahını gevreyeceğiz.
* * *
ABD veya yahudi ile düşüp kalkanlar, yahudileri ve hıristiyanları dost edinenler, AB sevdaları v.b. cümle haşeratın, haşerat oldukları için bulundukları yere fayda değil zarar verdikleri ve her zaman verecekleri de bilinir.
Sattıkları yurdumuzun değiştirilmedik bir anayasası kalmıştı. Onu da halletmek için kolları sıvadılar. Soluğu ABD'li yahudi patronlarının yanında alacaklar. El etek öpecek, pis ayaklarına yüz sürecekler. Kemik yalayıcıları.
Sattıkları vatanda eksik kalan hiç bir şey olmadı. Herşey tamam. Kılıf AB, dost ABD, İsrail. NATO üyeliğine devam. Mehmetçik haçlı askeri oldu. Tayyip şovalye, eşbaşkan. Bir elinde boynuz diğerinde Kur'an. Allah çarpar telaşı yok. Yehova'dan korkusu çok.
Asker-siyasetçi orta oyunundan sonra boş dağları dövüp, Türkmenlerimizin öz yurtlarında (katledildikleri yerlerde ve halen zulüm altında inledikleri kendi vatanlarında) onlara bakmadan, peşmergeyi takmadan girdik. Girdik ama niye?
PKK içinse, PKK mecliste. En ala pkk'lı Tayyip. En ala pkk'lı Gül. En ala pkk'lı Baykal. Bütün AKP'li vekiller. CHP'li vekiller. PKK'yı temsilen DTP hikaye.
PKK içinse, en ala itler masonlar. Aydın Doğanlar, Alatonlar, Taralar. 500.ncü Yıl Vakfı tepeleme dolu. Soros itleri. Malum medyanın havlayan köpekleri..
Bütün bunları görmeden, arkasını sağlama almadan Türk Askeri nereye gider, niye girer?
Medya itleri eğer 'kahraman' ağızları kullanıyorsa bu işte bir iş var. Kahramanlık bu kadar ucuz, kahramanlık 'düşmanla işbirliği' ise, bu işte bityeniği var.
Şimdi şu satırları yeniden okuyalım. Hafıza tazelensin. 12 Bin askerden bahsediliyordu, 10 Bin geçmiş. Plan gecikmeli olarak mı yürüyor, Vakıflar(ihanet yasası) Kanunu mu gölgeleniyor, danışmak için ABD'ye götürdükleri Anayasa mı gizleniyor, ne?
Oyun içinde oyun. Oyun üstüne oyun. Savunmada kalmak da ne, darmadağın olmuşuz. Satılan vatanda, kanunlar düşmana hep düşmana çıkartılmışsa, o Bayrak direkten iner mi inmez mi, Ezan susar mı susmaz mı? Esaret zinciri günbegün ağırlaşır. Şimdi değil de, yerlerde sürünürken diriliriz değil mi?
İlla ki düşman çizmesi tekmeleyecek kapımızı. Çuval geçecek başımıza; asker sivil. Baştaki örtü polis zoruyla değil, düşman askerinin pis eliyle alınacak öyle mi?
Satılmış, kaleleri bir bir düşmüş, neticede işgal edilmiş bir vatanda hak hukuk adalet olur mu? Şimdi var mı?
TÜRKİYE ÇANTADA KEKLİK Mİ?
'İtimat' dedik ya, sıcağı sıcağına azılı düşmanımızla böyle neşe içinde mutlu ve halinden memnun resim çektiren bir komutanı da görmezlikten gelmek olmazdı. Sanki uçurumun kıyısındaki ülke Türkiye değil. Sanki kahpe pkk'nın kahpe mayınlarındaki kahpe ateşleme sisteminin mossad kaynaklı olduğunu bilmiyor paşa. Sanki terör belasını Türkiye'nin başına saran düşmanların içinde ilk sırayı İsrail'in aldığından habersiz.
ABD'nin ve AB'nin İsrail güdümünde hareket ettiğini bilmiyor gibi paşa.
Türk İslam alemini nasıl karıştırdıklarını, şu son bir kaç yıl içinde İslam topraklarında 1 milyondan fazla müslüman katlettiklerini, Türk Birliği'ni 'sarıklı kardinal'le nasıl engellediklerini, Türkiye'nin başına musallat ettikleri masonların çıkış kaynağının 'yahudiler' olduğunu duymamış gibi paşa.
AKP ihanet hükümetinin abd-israil kuklası olduğunu, rengini bile soros'un turuncusundan aldığını, soros'un yahudi olduğunu hiç duymamış gibi paşa.
Arz-ı mevud'a bir adım kalmış intibaı veren mutluluk tablosu sanki!..
ÇANAKKALE YİĞİTLERİ UNUTULMAZLAR!!!
Bu resmin Çanakkale Savaşı'na ait olmadığını, Çanakkale Savaşı'nı birinci ağızdan dinleyen, o gazilerin yanında büyüyen nesil zaten bilir ve asla kabul etmez. Bizim de kabul etmediğimiz gibi. Şanslı nesildik. Şanlı tarihimizi mübarek ağızlardan dinledik... İlkokulda, ortaokulda, lisede ve hatta evde.
Geçmiş tarihimizi çarpıtanları kaale almadık. Abideleştirdiklerimiz ışık tuttu bize.
Çanakkale Harbi gibi yakın tarihimizi bile çarpıtmaya kalkmaları, sulandırmaya cüretleri, onların düşmanlık derecelerini gösteriyor. Düşmanın hiç uyumadığını, açık bulduğu her cepheden saldırdığını belgeliyor. Çanakkale Savaşı'nın simgesi haline gelen, yırtık elbiseli ve ayakkabısız Mehmetçik fotoğrafıyla ilgili ortaya ilginç bir iddia ortaya atıldı
Fotoğraftaki kişilerin Bolu'nun Elmalık Köyü'nden İbrahim Bayseç ile Niyazi Yıldırım oldukları, İzmir'deki Çiğli Havaalanı'nda 1930'da işçi olarak çalışırken Alman bir pilot tarafından fotoğraflarının çekildiği ortaya çıktı. CHP Bolu İl Teşkilatı'nın geçen yıl bastırdığı afişlerde babasının fotoğrafını görünce şaşıran 65 yaşındaki Seyran Bayseç, “Babamın o fotoğraf ile savaşın simgesi haline geldiğini öğrendim. Ancak babam 1911 doğumlu. Yani Çanakkale Savaşı başladığında 4 yaşındaydı. O fotoğraf babam Çiğli Havaalanı'nda işçi olarak çalışırken çekilmiş” dedi.
Çanakkale Savaşı'nın simgesi olarak partilerin, dernek ve odaların, birçok resmi ve özel kurumların afişlerinde kullandığı fotoğrafta yırtık kıyafetleri, ayakkabısız halleriyle gazete ve televizyonlara konu olan, Çanakkale Savaşı'nda vatanı için savaşan askerler lanse edilen kişilerin Bolu'nun Elmalık Köyü'nde oturan İbrahim Bayseç ile Niyazi Yıldırım oldukları öne sürüldü.
Bayseç ve Yıldırım'ın, İzmir Çiğli Havaalanı'nda işçi olarak çalışırken bir Alman pilota poz verdikleri, pilotun torununun geçen yıllarda fotoğrafı internette satışa çıkarması üzerine fotoğraf Çanakkale Savaşı ile simgeleşti.
CHP AFİŞİNDE BABASINI GÖRDÜ
CHP Bolu İl Teşkilatı'nın seçim propagandası çalışmaları kapsamında bastırdığı afişlerde babasının fotoğrafını görünce şaşıran 3 çocuk babası müteahhit Seyran Bayseç, partiye giderek fotoğrafı nereden bulduklarını sordu.
Fotoğrafın Çanakkale Savaşı'nın simgesi olduğu cevabını alınca şaşkınlığı artan Seyran Bayseç, “Babam Çanakkale Savaşı'nda 4 yaşındaydı. Nasıl böyle bişey olabilir?” diyerek şaşkınlığını söyledi.
FOTOĞRAF ÇİĞİLİ HAVAALANINDA ÇEKİLDİ
Bolu Dağı eteğinde bulunan Elmalık Köyü'nde yaşayan Seyran Bayseç, babasının 1982'de, Niyazi Yıldırım'ın ise 1994'te köyde hayatlarını kaybettiğini söyleyerek, fotoğrafın öyküsünü şöyle anlattı:
“Babamın o dönemde 4 yıl süren askerliği yapmak üzere gitmesinden yaklaşık 1 yıl önce yani 1930 yılında İstanbul- Ankara tren hattını döşemek için bizim köye Alman bir ekip gelmiş. Köyde 2-3 ay kalmışlar. Ancak Bolu Dağı'nı geçemeceyeceklerini anlayınca vazgeçmişler. Köyden giderken de 'Bizimle çalışmak ister misiniz?' diyerek 12 kişiyi yanlarında götürmüşler. Onların içinde babam ve fotoğrafta yanında bulunan Niyazi Yıldırım da varmış. Çiğli Havaalanı'nda çalışmışlar. Ancak, paralarını alamamışlar. 10 kişi köye dönmüş. Babam ve Niyazi amca da 6 ay çalıştıktan sonra paralarını alamayınca köye dönmek için şantiyeden çıkmışlar. O sırada bir Alman pilot fotoğraflarını çekmiş. Babam ve Niyazi amca köyümüze ancak bir ayda gelebilmişler. Babam sağken, bize bu fotoğraftan söz ederdi. 'Bir Alman bizim fotoğrafımızı çekti' derdi.”
“YANLIŞI DÜZELTMEK İÇİN ÇALIŞTIM”
Çanakkale Savaşı'nda babasının 4 yaşında olduğunu kaydeden Seyran Bayseç şöyle devam etti:
“Benim babam Çanakkale harbine katılmadı. Parti afişinde babamın fotoğrafını görünce, bu yanlışlığı düzeltmek için çaba harcadım. Bir televizyon programına katılmak istedim. Ancak, programa kabul edilmedim. Bana fotoğrafın bu şekilde kullanılması nedeniyle mahkemeye başvurmamı söylediler. Ben de 'Neden mahkemeye başvurayım?' dedim. Ben babamın fotoğrafının bu şekilde kullanılmasından rahatsız değilim. Ancak bunun doğrusunu da ortaya çıkarmak istiyordum. Genelkurmay Başkanlığı'ndan babamın nasıl bir asker olduğunun ortaya çıkarılmasını istedim.
Böylece, o fotoğrafın Çanakkale harbinde çekilmediğini kanıtlayacaktım. Çünkü babam İzmir'den geldikten kısa bir süre sonra askere gitti. Askerliği'ni Siirt'te yaptı. Orada 'Dersim ayaklanmasının' bastırılmasında görev aldı. Babam, başarılı bir askerdi. Hatta 4 yıl sonra askerden gelince Bolu Alay Komutanlığı'nda başarısından dolayı mükafatlandırılmıştı. Niyazi amca da babamla aynı dönemde yaptı askerliğini. Ama bildiğim kadarıyla o Adapazarı'nda yaptı.”
Annesi ve babasının birlikte çekilmiş fotoğrafını gösterip, iki fotoğrafı karşılaştıran Seyran Bayseç, “Babam iki fotoğrafta da aynı pozu vermiş. Bu iki fotoğrafa baktığınızda, o fotoğraftaki kişinin babam olduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz” dedi.