Amerikalı yönetmen ve prodüktör. Filmleri büyük gişe başarıları kazanmış, tüm zamanların en çok hâsılat yapan yapımlarına imza atmıştır. Premiere dergisince film endüstrisindeki en güçlü ve en etkili figürdür. Ayrıca Life dergisi yönetmeni, kendi jenerasyonundaki en etkili kişi olarak liste başı yapmıştır. 70’lerden 90’lara üç önemli döneme damgasını vuran ve uluslararası arenada hit olup en çok gişe başarısı kazanmış Jaws, E.T. ve Jurassic Park filmlerini yönetmiş, sinema endüstrisinin köşe başlarından birini tutan DreamWorks Pictures’ı kurmuştur. Filmlerinde birbirinden farklı temalar kullanmış, macera ve bilimkurgunun en başarılı örneklerine imza atmış, son yıllarda dramatik öğeler üzerine yoğunlaşmış, aile, savaş, ilişkiler ve terörizm konularında filmler çekmiştir. Filmlerinde II. Dünya Savaşı önemli yer tutmaktadır. Spielberg filmleri sayısız kez oskarla ödüllendirilmiştir. Orijinal film müzikleri için John Williams’ı seçen yönetmen, en çok Tom Hanks, Harrison Ford ve Richard Dreyfuss gibi oyuncularla çalışmıştır.
18 Aralık 1946’da 4 çocuklu bir ailenin en büyüğü olarak Cincinnati, Ohio’da dünyaya geldi. Spielberg’ün soyadı kökleri 17. yüzyıla uzanan Macar Yahudisi akrabalarının Avusturya’da yaşadığı Spielberg kentinden gelmektedir. Bilgisayar mühendisi olan babası Arnold Spielberg’in işleri dolayısıyla çocukluğu Camden, New Jersey, Haddon Township, New Jersey, Phoenix, Arizona ve Saratoga, California gibi farklı şehirlerde geçen Spielberg’in izlediği ilk film, Cecil B. DeMille’in The Greatest Show on Earth’üydü.
Küçük yaşlarda sinemaya duyduğu büyük ilgiyle hayaller kuran Spielberg, daha sonraları American Film Institute’ye verdiği bir röportajda, ilk kurgusunun oyuncak trenlerini çarpıştırması olduğunu söyleyecekti. Henüz buluğ çağına gelmeden, arkadaşlarıyla birlikte 8mm’lik macera filmleri çeken Spielberg, filmlerin gösterimini evde para karşılığında yapıyor, ablası da misafirlere pop corn satıyordu.
Spielberg ilk ödülünü 13 yaşındayken adını Escape to Nowhere koyduğu 40 dakikalık savaş türündeki filmiyle kazandı. 1963 yılında Phoenix, Arizona’daki Arcadia High School’a devam ederken Spielberg ilk uzun metrajlı bağımsız filmini yazıp yönetti. 140 dakikalık bir bilimkurgu filmi olan ve daha sonra Close Encounters’ı çekerken ona ilham verecek Firelight’ı 400 dolarlık bir bütçeyle çekip, 100 dolar kazandı. Firelight, Spielberg’in ilk büyük tanıtım başarısı oldu, zira Phoenix gazeteleri 16 yaşındaki bu çocuğun büyük gelecek vaat ediğini yazıyordu.
Annesiyle babasının boşanmalarının ardından babasıyla birlikte California’ya taşındı. 3 kız kardeşi ve annesi Arizona’da kalmıştı. Öğrenimine devam ederken yaşadığı “En kötü tecrübe” ve “Yeryüzündeki cehennem” olarak nitelendirdiği okulu Saratoga High School’dan 1965 yılında mezun oldu. Arkadaşları ona Spielbug lakabını takmışlardı.
Kartal İzci olan ve Amerika’nın Erkek İzcileri(BSA)’dan Distinguished Eagle Scout ödülünü ve sinematografi şeref rozetini alan Spielberg, daha sonraları BSA’nın anti-homoseksüel duruşundan hoşlanmadığı için BSA’dan istifa edecekti.
Spielberg California’ya taşındıktan sonra 3 kez UCLA’nın University of Southern California's School of Cinema-Television bölümüne sinema eğitimi almak için müracaat etmesine rağmen, kabul edilmemişti. Spielberg, hem UCLA’ya kabul edilmeyişi hem de Vietnam savaşında askere alınması riskine karşı ailesinin isteği yüzünden Long Beach’taki California State University’ye kaydoldu. Henüz mezun olmadan sinema tutkusuyla kendini Universal Studios’un kurgu bölümünde haftanın üç günü para almadan çalışan bir stajyer olarak buldu ve film kariyeri bu şekilde başladı.
1968’de, Universal Studios’ta çalışırken ilk kısa filmi olan Amblin'i çekti. Universal TV başkan yardımcısının 24 dakikalık filmi görmesinden sonra, 21 yaşındaki Spielberg kendisiyle uzun vadeli kontrat imzalanan en genç yönetmen olacaktı. Daha sonraları ona profesyonel anlamda yönetmenlik yolunu açan bu kısa filmin anısına ilk prodüksiyon şirketinin adını da Amblin’ koyacaktı.
1969’da California State University’deki eğitimini Universal Studios’la imzaladığı anlaşma nedeniyle bırakıp, profesyonel olarak yönetmenlik yapmaya başladı.
Spielberg’in Universal Studios’taki ilk işi Joan Crawford’un başrolde oynadığı TV dizisi Night Gallery’ydi. 1977’de hayata gözlerini yumana kadar Spielberg’le yakın dost olan Crawford, kendisiyle röportaj yapmak için Night Gallery’nin setine gelen Detroit Free Press’ten Shirley Eder’e Spielberg için şunları söyledi: “Git onunla röportaj yap, çünkü o tüm zamanların en büyük yönetmeni olacak!”
Universal Studios, Spielberg’ün işlerinden çok memnun kalınca yönetmenle 3 TV filmi için yeni bir anlaşma daha imzaladı. Bunların ilki Richard Matheson’un romanından uyarlanan 1971 tarihli Duel’di. Ardından 1972’de Something Evil ve 1973’te Savage geldi.
Spielberg, yola 1974 tarihli The Sugarland Express’le devam ettikten sonra, ona kariyerinin ilk yıllarında büyük bir başarı getirecek olan Jaws filmi için 1975’te kamera arkasına geçti. Kurgu, film müziği ve ses dallarında 3 oskarı kucaklayan filmin gişe hasılatı 100 milyon dolar oldu. Box-office rekoru kıran film için basın “Jawsmania” tanımlamasını yaptı. En iyi film adayı olarak da gösterilen Jaws’tan sonra Spielberg, ünlü aktör ve sonraları alter-egosu olduğunu belirteceği Richard Dreyfuss’la ortak oldu.
Jaws 2’yi çekmesi yönünde yapılan teklifleri reddeden Spielberg, 1977’de çocukluğundan beri çekmeyi düşündüğü UFO’larla ilgili olan Close Encounters of the Third Kind için kamera arkasındaydı. Film en iyi sinematografi dalında Vilmos Zsigmond’a oskar kazandırdı.
1979’da Pearl Harbor’la ilgili ironik değerlendirmeler yaptığı, Dan Aykroyd, John Belushi ve John Candy’nin başrollerini paylaştıkları “1941” filmini çekti.
1941, gişede istediği başarıyı yakalayamayınca Spielberg, George Lucas ve ekibiyle bir macera filmi için kolları sıvadı: Raiders of the Lost Ark. Film en iyi sanat yönetimi dalında oskar aldı, Spielberg’e ikinci en iyi film oskar adaylığı getirdi ve 1981 yılının en çok gişe hasılatı kazanan yapımı oldu. Ayrıca Spielberg’in daha sonraki projelerinde de birlikte çalışacağı Harrison Ford’la tanışması için harika bir fırsattı.
1982’de Spielberg ikinci bilimkurgu filmi için kamera arakasındaydı: E.T. the Extra-Terrestrial. ET yönetmenin 1993’te çekeceği Jurassic Park’a kadar en çok gişe hasılatı yapan ve Spilberg’in en kişisel filmi oldu. 4 dalda oskar kazandı. Ayrıca prodüksiyonunda storyboard kullanılmayan ve global pazarlama&reklamcılık stratejileriyle hazırlanan ilk Spielberg filmiydi. Spielberg filmi, anne babası ayrıldığında ne hissettiği hakkında çektiği çok kişisel bir film olarak tanımladı. 27 Haziran 1982’de dönemin Amerika başkanı Ronald Reagan ve eşi Nancy Reagan Spielberg’i davet ederek filmin Beyaz Saray’da gösterimini gerçekleştirdiler.
Spielberg ayrıca o dönemde vizyona ET’den bir hafta önce giren Poltergeist filminin prodüksiyonunda ve senaryo grubunda yer aldı.
1984’de Spielberg, Star Wars filmlerini çeken George Lucas’ın hikayesini yazdığı ve başrolde Harrison Ford’u oynatacağı yeni filmi Indiana Jones and the Temple of Doom’u çekti. Film en iyi efekt dalında oskar ödülünün sahibi oldu.
1985 yılında aktris Amy Irving’le evlendi ve çiftin 13 Haziran 1985’te erkek çocukları Max Samuel Spielberg dünyaya geldi.
1989’da Irving’ten boşandı ve aktrise 100 milyon dolar tazminat ödedi.
Empire of the Sun ve The Color Purple filmlerinden sonra serinin ikincisi Indiana Jones and the Last Crusade için 1989’da kamera arkasındaydı. Bu kez kadroda ünlü oyuncu Sean Connery de vardı.
1989 yılı Spielberg’ün 2 film çektiği ilk yıl oldu. Zira aynı yıl Always’i de izleyiciyle buluşturan Spielberg, gişede istediği sonucu alamadı. Ancak Always, Audrey Hepburn’ün oynadığı son film olarak sinema tarihindeki yerini aldı.
Always’in yarattığı hayal kırıklığından sonra Peter Pan’ın hikayesi The Hook’u beyaz perdeye uyarlayan Spielberg, gişede beklediği başarıyı elde edemedi.
1993’te, yeniden bir macera filmi çekmek için kolları sıvayan yönetmen bu kez Michael Crichton’ın romanından beyaz perdeye uyarlayacağı Jurassic Park için iş başındaydı. Film en iyi ses, görüntü efektleri ve en iyi ses dallarında olmak üzere toplam üç oskarın sahibi oldu ve E.T.’den sonra tüm zamanların en çok ticari başarı kazanan filmiydi. Ayrıca, filmin prodüksiyonu sinema endüstrisinde ilk kez kullanılan DTS(Digital Theatre System)ile yapılmıştı.
Indiana Jones and the Temple of Doom’un çekimleri sırasında tanıştığı Kate Capshaw’la 12 Ekim 1991’de evlendi. Spielberg- Capshaw çiftinin 1990 yılının haziran ayında Sasha Spielberg, 10 Mart 1992’de Sawyer Spielberg, 1 Aralık 1996’da Destry Allyn Spielberg isminde 3 çocukları oldu. Capshaw’un önceki evliliğinden olan 1976 doğumlu kızı Jessica Capshaw, yönetmenin Irving’ten olan oğlu Max Samuel Spielberg, evlat edindikleri 1988 doğumlu Theo ve 28 Şubat 1996 doğumlu Mikaela George’la birlikte Spielberg’in 7 çocuğu var.
Spielberg ayrıca 1993'te Oskar Schindler’in gerçek özyaşam öyküsünü beyaz perdeye taşıdığı ve ona en iyi yönetmen, en iyi film de olmak üzere toplam 7 dalda oskar kazandıracak Schindler's List’i çekti. 1100 kişiyi kendi hayatını kaybetmeyi göze alarak Nazi kampından kurtaran Oskar Schindler’in hayatı, birçok eleştirmen tarafından yönetmenin en önemli ve olgun filmi olarak tanımlansa da, Spielberg filmin en önemli filmi olduğunu kabul etmekte, ancak ET’yi en büyük filmi olarak birinci sıraya koymaktadır. American Film Institute tüm zamanların en iyi 10 filmi listesinde Schindler's List’e yer vermiştir.
Jurassic Park ve Schindler's List’in başarılarıyla geçen 1993, Spielberg’ün film şirketi Dreamworks’ün de kuruluş tarihiydi. Zira Spielberg 1997’de kendini Jurassic Park, The Lost World’ü çekerken yönetmen koltuğunda buluncaya kadar DreamWorks için çalıştı.
Aynı yıl yeniden bir tarihi drama için kolları sıvayan yönetmen Amistad’ı çekti. Spielberg, 1998’de ona ikinci kez en iyi yönetmen oskarı kazandıracak 2. dünya savaşındaki kişisel bir hikâyeyi anlattığı Saving Private Ryan için yönetmen koltuğundaydı.
7 Şubat 2000 tarihinde Spielberg’ün doktoru yönetmenin rutin muayenesinde böbreğinde kansere neden olabilecek hücre değişiklikleri kaydetti. Los Angeles’teki Cedars Sinai Medical Center’da tedavi gören Spielberg, kısa sürede iyileşti.
2001 yılında yakın arkadaşı Stanley Kubrick’in yıllardır çekmeyi planladığı final projesi A.I. Artificial Intelligence’i çekti. Efsane yönetmen Billy Wilder, filmin çok önemli olduğunu ancak hakkının teslim edilmediğini belirtti.
Philip K. Dick’in romanından beyaz perdeye aktarılan ve Roger Ebert’in 2002’nin en iyi filmi olarak nitelendirdiği Minority Report, gişede 300 milyon dolar hasılat yaptı.
Aynı yıl Salt Lake City’de yapılan Kış Olimpiyatları’nın açılış töreninde, geleneksel olimpiyat bayrağını taşıma görevi Spielberg’e verildi. Yönetmen ayrıca 1965’te kaydolduğu ve sinema kariyeri yüzünden bıraktığı California State University’deki eğitimini de 2002’de tamamladı. Mezuniyetinin senelerce uzamasını montaj süreci 33 yıl boyunca süren bir filme benzeten yönetmen, elektronik sanatlar ve sinema dalında lisansını aldı. Okuldaki profesörlere mesleki deneyim olarak Saving Private Ryan, Schindler's List ve Jurassic Park filmlerini sundu.
Spielberg daha sonra Catch Me If You Can(2002), The Terminal (2004) War of the Worlds (2005) Munich (2005) filmlerinin yönetmenliğini yaptı. Munich 5, War of the Worlds 3, Catch Me If You Can 2 dalda oskara aday oldu. Spielberg, vizyona giriş tarihi 2008 olarak açıklanan, Fourth Installment of the Indiana Jones Adventures ve 2009’da izleyiciyle buluşacak Amerika’nın 16. Başkanı Abraham Lincoln’ün hayatını anlattığı Lincoln ve Interstellar isimli yeni filmleriyle ilgili çalışmalarını sürdürmektedir.
Spielberg filmlerinde farklı temalar kullanmaktadır. Sıradan insanların kendilerini sıra dışı durumların içinde bulduğu konsept ağırlık kazanmaktadır. Duel, Jaws, Close Encounters of the Third Kind, E.T. the Extra-Terrestrial, Empire of the Sun, Hook, Jurassic Park, Saving Private Ryan, Catch Me if You Can, War of the Worlds ve Munich bu temaya örnektir. Bilimkurguya olan düşkünlüğünün babasından geldiğini açıklayan yönetmen, filmlerinde aile bağları üzerinde de sıklıkla durmuş, naif, merak ve inanç duygusu gelişmiş bir duruş geliştirmiştir. Özellikle çocuk ve ebeveyn ilişkileri ekseninde gelişen konular üzerine gitmiştir. Anne babası ayrı çocuklar, ilgisiz babalar, aile sorunları yanında II. dünya savaşı başta olmak üzere, savaş, terörizm, ırkçılık gibi global konularla da yakından ilgilenmiştir.
Spielberg demokratik partiyi destekliyor ve Bill Clinton’ın yakın arkadaşı. Amerika’nın milenyum kutlamaları için Clinton’la çalıştı. Proje kapsamında çektiği ve John Williams’ın müziklerini yazdığı 18 dakikalık The American Journey filmi, 31 Aralık 1999 tarihinde Amerika’nın milenyum galasında gösterildi. Spielberg demokratları desteklemesine rağmen California valisi olarak yeniden seçilmesini istediği Cumhuriyetçi arkadaşı Arnold Schwarzenegger’a Jeffrey Katzenberg ve Haim Saban’la birlikte destek vermişti.
Sinemanın ‘dâhi çocuğu’ diye anılan Steven Spielberg, ‘Shindler'in Listesi’nden bu yana, kendisi açısından özel önem taşıyan konuları filme çekmek için yönetmen koltuğuna oturacağını açıkladı.
Yönetmenin projelerinden biri de Filistinli ve İsrailli çocuklara 250 video kamerayla oynatıcı dağıtmak. Onların her gün ne yiyip içtikleri, nelerle ilgilenip hangi oyunları oynadıkları gibi günlük yaşamlarıyla ilgili detayları kameraya çekmelerini ve sonra birbirlerine vermelerini istiyor. Spielberg, bu yolla İsrailli ve Filistinli çocukların aralarındaki farkın ne kadar az olduğunu göreceklerine inanıyor.