Bundan bir yada iki ay onceydi. Mersinde oturdugmuz icin Mersinin yerlileri olarak yaz geldimi yaylaya giderizki serin havalarda rahat olalim diye. Bu yaz yine yaylaya gitmistik. Bizim ev Namrun (Camliyayla) da ve en guzel yerinde. Yalniz tek kotu yani evin yaninda bir mezarlik vardi ve bazi geceler mezarliga bazi insanlar gelirdi. Bu olaylari yazarken su anda meazrliga burdan iki kisinin girdigini rahat gorebiliyorum. Olaylar soyle baslamis... Bundan yillar once bir araba dolusu genc surat denemeleri yaparken onlerine bir iki cocuk cikmis e bunlara carpmislar. Fakat ani manevra yaptiklari icin hem couklar olmus bunlarda yol disina cikip bir agaca carpmislar. Bu gencler birer yil arayla olmusler ve her yil her ay kazanin gerceklestigi gun ve saat vakti gelince mezarliga gelirlermis. Bunlari bana koyun imami anlatti. Yine bir gece onlari izliyordum. Ve birinin bana baktigini hissettim. Perdeyi hemen kapadim ve yatmak icin Karimin yanina gittim. Ertesi gun arabamin caminin kirik oldugunu gordum. Ama hicbir yerde cam parcasi yoktu. Ertesi gece yine izledim ve bu sefer iki tanesi bana bakiyordu. Cok korkmustum . Olenlerin ruhlari icin Fatiha okudum dua ettim olmadi. Sabah kalktigimda arabamin ustunde bir hirka buldum. Bu ogun kazada olen cocuklardan birine ayitmis. Aradan bir kac gun gecti ve mezarliga gittim. Ve mezarlarin uzarinde iki tane kutu vardi. Birinin ustunde benim arabanin kirilmis camlari birisinde ise benim saclarim. Bu olayi hocaya anlattim. 'Oglum sen buyuk gunah islemissin bu yaptigina kizmis olacaklar' dedi. Eve gittigimde gorduglerim beni dehsete dusurdu. Arabamin elfreni cekilmis ve mezarlarin uzerine itilmisti. Kapilarin kilitli oldugundan adim gibi emindim. Anahtarlar cebimde ve camlarida yaptirmistim. Arabam ise o iki cougun mezarlarinin ustunde duruyordu. Ogunden sonra bir daha ailemle oraya gitmedim. Ve siz siz olun asla olulerin islerine burun sokmayin.
__________________
***********************************************
Bu olay Bursada oldu. 17 yaşında bi genç kız aniden öldü. Aile perişan .
Aradan bikaç gün geçtikten sonra Baba kızını rüyasında görmüş. Kız sürekli titriyor ve Çok üşüyorum baba. Yalvarırım üstümü ört diyormuş. Adam sabah kalktığında rüya aklına gelince hüngür hüngür ağlamış. Gül gibi evladımı kaybettim. Rüyama giricek tabii diye düşünmüş. Karısının üzülmemesi için de ona hiç bişey söylememiş. Ama ertesi gece, sonraki gece, daha sonraki gece, hep aynı rüya: Çok üşüyorum baba. N'olur üstümü ört!
Baba bi gece yine aynı rüyayı görürken kan ter içinde uyanmış. Dayanamamış, karısının, Nereye bey bu saatte? demesine aldırmadan sokağa fırlayıp soluğu mezarlıkta almış. Kızının mezarına gelince ne görsün? Mezar açık ve bomboş! Adam ne yaptığını bilmez bi halde mezarlık bekçisinin kulübesine yönelmiş. Allahım, o an gördüğüne yürek dayanmaz& Bekçi resmen kıza tecavüz ediyomuş! Meğer bu aşşağılık herif her zaman, yeni gömülen ölülere belli bi süre bunu yapıyormuş...
Mezarlık bekçisi tutuklanmıştı ve olay gazetelerde de yeralmıştı. Hatta bayağı ayrıntılı bir şekilde, ölülerin üzerine sıcak su dökerek ısıttığı gibi şeyler yazılmıştı. Burada olan olayda fark, rüyayı kızın nişanlısı görmüştü.
__________________
*****************************************
Zamaniyle bizde ruhlara cinlere meraklıydık. Aslında bunu yazmak istemiyodum ama paylasmak istedim...
Yaklasık 6 sene once ben 15 yasındaydım ve arkadaslarla her zamanki gibi evin onunde oturup muhabbet edecektik.Bende hemen assaga indim. Assaga indigimde bir cocugu korkutuyolardı.Bende buna katıldım ve bu apartmanda gizlice biri oldu ve bizde onu duvarların arasına gomduk dedik ve ruhunun hep gezindigini ve herkesin cok korktugunu solemistik. Tabi cocuk aklıyla inandı buna bizde bunu korkutmaya calısıyoruz. Bunlar evin arkadasında yururlerken ben dısarı cıkardıgım muzik setinin kolonlarıyla mikrofon dan cıkardıgım garip garip sesleri assagıdakilere dinletiyorum... Cocuk olesine korkmustuki bunu bilmeyen baska cocuklarda buna inanmaya baslamıstı. Bizde bunun devam etmesi icin yan blogun bodrum katına bir yer hazırladık ve sanki insan olusu varmıs gibi duruyodu arkadaslarda duvarların arkasından yerlere cam lar atıyoar icerde cıkan sesler yankılanıyodu...
Artık butun mahallenin cocukları buna inanmıstı. Hepsi olamaz bole bir sey diyodu. Sonunda bir aksilik cıkmadan aksamı getirmistik. Bu arkadaslardan bir grubu yine assaga ineceklerdi. İnanmıslardı ama gece ne olacagını merak ediyolardı. Gece biz bunların buraya gidecegini ogrendik ve arkadaslarla bir sey yapamayacagımız icin kara kara dusunmeye basladık cunku oyunumuz ortaya cıkacaktı. Cardakta oturuyoduk o sırada kapkara bir sey onumuzden gecti biz ya kedi ya kopek dedik bunun icin. En sonunda karar aldık. Gizli saklanma yerimize gidecektik. Bu bos bir evdi apartmanın zemin katı panjurdan giriyoduk. Eve girmistik Isıkları acmaya calsıtık ama yanmadı ve birden onumuzden yine o siyah sey gecti.İnanamamıstık kedi degildi kopek olsa saldırırdı. Cok urkmustuk. O sırada cıglıklarla arkadasları bizi aramaya basladılar biz bize bir oyun oynadıklarını dusunduk. Fakat oyun degilmis Assaga indiklerinde bodrumun ısık alan camları kırılmaya baslamıs ve duvarların icinden sesler gelmeye baslamıs.Bizde buna inanmayıp assaga indik. Ve gordugumuz sey sonunda bizide korkutmutu.Orada bir sey ler fazla idi ve bunu bir insan bizden habersiz yapamazdı anahtarlar bizde idi.
Oradaki masa ve bıcak.Resmen kanlıydı ve o sırada iceriden dısarıya yine o siyah sey cıktı. Artık altımıza dolduracaktık. kactık en iyisi herkezin evlerine gitmesiydi. Evlere gittik.Ben durmadan dua ediyodum. En sonunda anneannem bizde kaldıgı icin bende salonda yatacagımdan esyalarımı aldım ve salona gittim. Uyumak icin gozlerimi kaptıgımda bir ses duyuyodum. Bunlar sanki birinin bana dogru yurudugu sanki yaklastıgı gibi ayak sesleriydi gozumu actım ve sesler kesildi.Tekrar gozumu kapdıgımda yine bana bir sey ler yaklasıyo gibiydi ama cok hızlı sekilde gozumu actık. Dayanamıyodum cıglık atacaktım en sonunda bildigim butun dua ları okudum ve uyudum.Fakat cagre etmedi resmen icimden bir ses kesinlikle dua etme ve gozunu acma diyodu. Dayanamamıstım birden cıglıkla kalktım ve iceriye kostum. O gun abimin yanında yattım. Fakat oburgun uyandıgımda bulusma yerinde bir seyler olmustu. Sabah o ısık girmeyen evde onlarca göz ve insan golgesi sesler duymuslardı. Hepimiz delirmis gibiydik. İyilesene kadar cıkamadık bir yere. Sondan biz bu oyunu yaptıgımızda birilerinin ruh cagordıgını ogrendik. ve bir daha bole bir sey yapmamaya soz verdim...
**********************************************
Bir Ölüden Yardım: 17 Ağustos depreminde ve sonrasında meydana gelen bir çok olayı televizyon ve gazetelerden tanık olmuşsunuzdur. Ben de televizyonda seyrettiğim bir olayı size anlatmak istiyorum. Depremden sonra bir çok insan evsiz kalmış ,ailesini yitirmiş ve yardıma muhtaç hale gelmişti işte böyle bir durumda hayır severler hemen bölgelerdekilerin yardımına koşmuştu. İstanbul'da oturan orta halli bir ailenin çocuğu olan Mustafa babasının arkadaşının yardım göndermek istediğini bölgedeki insanların her türlü yardıma muhtaç olduğunu duyunca ve de babasının yoğun ısrarlarına dayanamayınca arabasının bakıma vermekten vazgeçip hemen yola koyulmak üzere hazırlıklara başladı fakat bilmediği bir şey vardı arabasının çok önemli bir kusuru vardı ve bu kusur onu ölüme bile ürebilirdi. İnsanlara yardım etmek için arabayı bakıma sokmadan gittiği için bu arızayı öğrenememişti. Ve yola çıktı hiç durmadan gidiyor ve içinde insanlara yardım etme hazzını hissediyordu. Yolda arıza gittikçe arttı fakat arıza arabanın tekerlerinde olduğu ve çok hissedilir olmadığı için farkına varamadı. Hava karamak üzereydi lastiğinin kabaklaştığının farkına vardı hemen indi arabasının arkasına gitti ve yedek lastiği aradı daha fazla yük alabilmek için çıkardığını hatırladı ve kahroldu kim bilir kaç insan bu yardımı dört gözle bekliyordu. Birden yolda tamirci elbisesi giymiş bir adamın geldiğini gördü ve de elinde bir lastiğin olduğunu adam az ileride lastiği patlamış birine ürdüğünü söyledi. Mustafa ona derdini anlattı adam istersen bu lastiğini sana verebilirim ben daha sonra yine getiririm dedi . Ve tamirci arabaya lastiği taktı arabanın tekerlerindeki hayati derecede önemli arızayı da görüp onardı. Mustafa isterse onu gideceği yere kadar bırakabileceğini söyleyecekti ki arkasını döndüğünde adamın olmadığını gördü hayretler için yola devam etti yaklaşık 5 dakika gitti veya gitmedi bir kazanın olduğunu ve içinden çıkarılan cesedin kendisine yardım eden kişi olduğunu gördü çevredeki adamlara sordu ve kazanın yaklaşık 1saat kadar önce gerçekleştiğini öğrendi adeta nutku tutulmuş kul sıkışmış ve Hızır yetişmişti.
__________________
**************************************
Adamın biri, bi cumartesi gecesi evine dönüyomuş. Birden 15-16 yaşlarında sevimli bi kızın yolun kenarında otostop yaptığını görmüş. Adamın da aynı yaşlarda iki kızı varmış. Hemen arabayı kızın yanına yanaştırmış,''Gece yarısı böyle ıssız bir yerde napıyosunuz Allah aşkına? Bu saatte otostop mu yapılır? '' demiş. Kız,''Uzun hikaye. Rica etsem beni evime ürür müsünüz? Buraya çok yakın. Bu iyiliğinizi ömür boyu unutmam'' diyerek arka koltuğa oturmuş. Kızın üzerinde cicili bicili, hoş bi elbise varmış. Evinin adresini vermiş. Gerçekten de yakınmış ev. Adam eve vardığında önünde durmuş,''İşte geldik küçük hanım'' diyerek arka koltuğa dönmüş ama arkada hiç kimse yokmuş. Gözlerine inanamamış tabi. Hemmen arabasından inip evin kapısını çalmış. Beyaz saçlı, çok yorgun görünen yaşlı bi kadın açmış kapıyı. Adam heyecanla,''Bana inanmayacaksınız ama yoldan küçük bi kız aldım. Bana buranın adresini verdi ama tam geldiğimizde..'' Yaşlı kadın adamı susturmuş,''Biliyorum, biliyoru'' demiş,''Sonra da ortadan kayboldu di mi? Bu başımıza ilk defa gelmiyo. Her cumartesi akşamı aynı şey olur..'' Meğer kız bi cumartesi gecesi diskodan dönerken trafik kazası geçirmiş ve oracıkta ölmüş. Şimdi her cumartesi gecesi kazada öldüğü yerden otostop yapıp evine gelmek istiyomuş ama bunu bugüne kadar başaramamış. Kadın bunları anlatırken adamın gözü piyanonun üzerindeki kızın fotoğrafına ilişmiş. Evet, kız aynı kızmış ve üzerinde de aynı elbise varmış.
***********************************************
'' Çok şiddetli bir taarruz vardı. Mermiler kulağımızımın dibinden geçiyordu. Siperde daha önce hiç görmediğim bir asker yanıma yaklaştı. Belli ki bizim birlikten değildi. Bir zarf çıkardı ve:
'' Memlekete dönünce bu zarfı, üzerindeki adrese bırakır mısın? ''
-''İkimiz de döneriz inşallah'' dedim.
Israrla kendisinin dönemeyeceğini, benim ise memleketime ve aileme kavuşacağımı söylüyordu. Biraz isteksiz de olsa zarfı aldım. Ancak o çatışma sırasında birbirimizi kaybettik. Taarruz bitip memleketime döndüğümden bir iki yıl sonra eski eşyaları karıştırırken o zarfı buldum. Unuttuğum görevi, geç de olsa yerine getirmek için İstanbul' a gittim. Üzerindeki adres, Akasaray' da eski bir eve götürdü beni. Kapıyı yaşlı bir amca açtı.
'' Merhaba amca. Ben Kıbrıs' ta savaşan oğlunuzdan bir mektup getirdim. Belki kendiside gelmiştir. ''
'' Bizim Kıbrıs' ta savaşan oğlumuz yoktu ''
Beni içeri davet ettiler. Eşi, bir fotoğraf albümü ile geldi. Fotğrafları gösterip:
- ''Sana zarfı bu genç mi verdi? ''
- ''Evet. Çok iyi hatırlıyorum. Buydu. '' ve işte o an beni şok eden ve hala aklımı başından alan şu cevabı verdi:
- '' Bu çocuk benim oğlumdu. Fakat onu 15 sene önce Kore harbinde şehit verdik!!... ''
__________________
****************************************
Büyük bahçeli bi villada yaşayan genç bi çift, çocuklarını bakıcıya bırakıp dostlarının verdiği bi partiye gitmiş. Bakıcı kız çocukları yatırdıktan sonra televizyon seyretmeye başlamış. Bi ara telefon çalmış. Kızcağız telefonu açtığında karşısında hırıltılı bi sesle konuşan biri varmış: Şu an üst katta çocukların başucundayım. Sen de gelsene buraya. Kız feci korkmuş haliyle. Ama kendini Kesin salak bi telefon şakası bu diye düşünüp sakinleştirmeye çalışmış ve televizyonun sesini sonuna kadar açmış. Telefon tekrar çalmış. Aynı hırıltılı ses yine o histerik kahkahasını attıktan sonra, Çocukların yanındayım. Hadi sen de gel yukarı demiş. Kız daha da korkmuş ve santrali arayarak durumu anlatmış. Santralde iyi bi kadın varmış, Adam sizi aradığında bi’kaç dakika konuşturun. Numarayı tespit eder, sonra da polise bildiririz diyerek kıza yardımcı olmuş. Bakıcı kız telefonu kapatır kapatmaz hemen çalmış telefon. Aynı ses yine aynı sözleri tekrar etmiş. Kız konuşmayı uzatmaya çalışmış ama sapık anlamış bunu ve hemen telefonu kapatmış. Bi’kaç dakika sonra tekrar çalmış telefon, arayan santral memuresiymiş ve panik durumdaymış: Hemmen kaç oradan! Arayan numaranın da adresi aynı. Yukarıda bi telefon hattı daha var demek ki! Kız koşa koşa kaçmış evden. Bu arada santraldeki kadın, polisi olaydan haberdar etmiş bile. Polisler bi’kaç dak’kada adrese gelip eve girmiş. Gerçekten de üst katta elinde satır olan bi katil yakalamışlar. Üst kat pencerelerinin birinden eve giren sapık katil iki çocuğu öldürdükten sonra o telefonları etmeye başlamışmış.
__________________
********************************************
__________________
***********************************************
Bu olay Bursada oldu. 17 yaşında bi genç kız aniden öldü. Aile perişan .
Aradan bikaç gün geçtikten sonra Baba kızını rüyasında görmüş. Kız sürekli titriyor ve Çok üşüyorum baba. Yalvarırım üstümü ört diyormuş. Adam sabah kalktığında rüya aklına gelince hüngür hüngür ağlamış. Gül gibi evladımı kaybettim. Rüyama giricek tabii diye düşünmüş. Karısının üzülmemesi için de ona hiç bişey söylememiş. Ama ertesi gece, sonraki gece, daha sonraki gece, hep aynı rüya: Çok üşüyorum baba. N'olur üstümü ört!
Baba bi gece yine aynı rüyayı görürken kan ter içinde uyanmış. Dayanamamış, karısının, Nereye bey bu saatte? demesine aldırmadan sokağa fırlayıp soluğu mezarlıkta almış. Kızının mezarına gelince ne görsün? Mezar açık ve bomboş! Adam ne yaptığını bilmez bi halde mezarlık bekçisinin kulübesine yönelmiş. Allahım, o an gördüğüne yürek dayanmaz& Bekçi resmen kıza tecavüz ediyomuş! Meğer bu aşşağılık herif her zaman, yeni gömülen ölülere belli bi süre bunu yapıyormuş...
Mezarlık bekçisi tutuklanmıştı ve olay gazetelerde de yeralmıştı. Hatta bayağı ayrıntılı bir şekilde, ölülerin üzerine sıcak su dökerek ısıttığı gibi şeyler yazılmıştı. Burada olan olayda fark, rüyayı kızın nişanlısı görmüştü.
__________________
*****************************************
Zamaniyle bizde ruhlara cinlere meraklıydık. Aslında bunu yazmak istemiyodum ama paylasmak istedim...
Yaklasık 6 sene once ben 15 yasındaydım ve arkadaslarla her zamanki gibi evin onunde oturup muhabbet edecektik.Bende hemen assaga indim. Assaga indigimde bir cocugu korkutuyolardı.Bende buna katıldım ve bu apartmanda gizlice biri oldu ve bizde onu duvarların arasına gomduk dedik ve ruhunun hep gezindigini ve herkesin cok korktugunu solemistik. Tabi cocuk aklıyla inandı buna bizde bunu korkutmaya calısıyoruz. Bunlar evin arkadasında yururlerken ben dısarı cıkardıgım muzik setinin kolonlarıyla mikrofon dan cıkardıgım garip garip sesleri assagıdakilere dinletiyorum... Cocuk olesine korkmustuki bunu bilmeyen baska cocuklarda buna inanmaya baslamıstı. Bizde bunun devam etmesi icin yan blogun bodrum katına bir yer hazırladık ve sanki insan olusu varmıs gibi duruyodu arkadaslarda duvarların arkasından yerlere cam lar atıyoar icerde cıkan sesler yankılanıyodu...
Artık butun mahallenin cocukları buna inanmıstı. Hepsi olamaz bole bir sey diyodu. Sonunda bir aksilik cıkmadan aksamı getirmistik. Bu arkadaslardan bir grubu yine assaga ineceklerdi. İnanmıslardı ama gece ne olacagını merak ediyolardı. Gece biz bunların buraya gidecegini ogrendik ve arkadaslarla bir sey yapamayacagımız icin kara kara dusunmeye basladık cunku oyunumuz ortaya cıkacaktı. Cardakta oturuyoduk o sırada kapkara bir sey onumuzden gecti biz ya kedi ya kopek dedik bunun icin. En sonunda karar aldık. Gizli saklanma yerimize gidecektik. Bu bos bir evdi apartmanın zemin katı panjurdan giriyoduk. Eve girmistik Isıkları acmaya calsıtık ama yanmadı ve birden onumuzden yine o siyah sey gecti.İnanamamıstık kedi degildi kopek olsa saldırırdı. Cok urkmustuk. O sırada cıglıklarla arkadasları bizi aramaya basladılar biz bize bir oyun oynadıklarını dusunduk. Fakat oyun degilmis Assaga indiklerinde bodrumun ısık alan camları kırılmaya baslamıs ve duvarların icinden sesler gelmeye baslamıs.Bizde buna inanmayıp assaga indik. Ve gordugumuz sey sonunda bizide korkutmutu.Orada bir sey ler fazla idi ve bunu bir insan bizden habersiz yapamazdı anahtarlar bizde idi.
Oradaki masa ve bıcak.Resmen kanlıydı ve o sırada iceriden dısarıya yine o siyah sey cıktı. Artık altımıza dolduracaktık. kactık en iyisi herkezin evlerine gitmesiydi. Evlere gittik.Ben durmadan dua ediyodum. En sonunda anneannem bizde kaldıgı icin bende salonda yatacagımdan esyalarımı aldım ve salona gittim. Uyumak icin gozlerimi kaptıgımda bir ses duyuyodum. Bunlar sanki birinin bana dogru yurudugu sanki yaklastıgı gibi ayak sesleriydi gozumu actım ve sesler kesildi.Tekrar gozumu kapdıgımda yine bana bir sey ler yaklasıyo gibiydi ama cok hızlı sekilde gozumu actık. Dayanamıyodum cıglık atacaktım en sonunda bildigim butun dua ları okudum ve uyudum.Fakat cagre etmedi resmen icimden bir ses kesinlikle dua etme ve gozunu acma diyodu. Dayanamamıstım birden cıglıkla kalktım ve iceriye kostum. O gun abimin yanında yattım. Fakat oburgun uyandıgımda bulusma yerinde bir seyler olmustu. Sabah o ısık girmeyen evde onlarca göz ve insan golgesi sesler duymuslardı. Hepimiz delirmis gibiydik. İyilesene kadar cıkamadık bir yere. Sondan biz bu oyunu yaptıgımızda birilerinin ruh cagordıgını ogrendik. ve bir daha bole bir sey yapmamaya soz verdim...
**********************************************
Bir Ölüden Yardım: 17 Ağustos depreminde ve sonrasında meydana gelen bir çok olayı televizyon ve gazetelerden tanık olmuşsunuzdur. Ben de televizyonda seyrettiğim bir olayı size anlatmak istiyorum. Depremden sonra bir çok insan evsiz kalmış ,ailesini yitirmiş ve yardıma muhtaç hale gelmişti işte böyle bir durumda hayır severler hemen bölgelerdekilerin yardımına koşmuştu. İstanbul'da oturan orta halli bir ailenin çocuğu olan Mustafa babasının arkadaşının yardım göndermek istediğini bölgedeki insanların her türlü yardıma muhtaç olduğunu duyunca ve de babasının yoğun ısrarlarına dayanamayınca arabasının bakıma vermekten vazgeçip hemen yola koyulmak üzere hazırlıklara başladı fakat bilmediği bir şey vardı arabasının çok önemli bir kusuru vardı ve bu kusur onu ölüme bile ürebilirdi. İnsanlara yardım etmek için arabayı bakıma sokmadan gittiği için bu arızayı öğrenememişti. Ve yola çıktı hiç durmadan gidiyor ve içinde insanlara yardım etme hazzını hissediyordu. Yolda arıza gittikçe arttı fakat arıza arabanın tekerlerinde olduğu ve çok hissedilir olmadığı için farkına varamadı. Hava karamak üzereydi lastiğinin kabaklaştığının farkına vardı hemen indi arabasının arkasına gitti ve yedek lastiği aradı daha fazla yük alabilmek için çıkardığını hatırladı ve kahroldu kim bilir kaç insan bu yardımı dört gözle bekliyordu. Birden yolda tamirci elbisesi giymiş bir adamın geldiğini gördü ve de elinde bir lastiğin olduğunu adam az ileride lastiği patlamış birine ürdüğünü söyledi. Mustafa ona derdini anlattı adam istersen bu lastiğini sana verebilirim ben daha sonra yine getiririm dedi . Ve tamirci arabaya lastiği taktı arabanın tekerlerindeki hayati derecede önemli arızayı da görüp onardı. Mustafa isterse onu gideceği yere kadar bırakabileceğini söyleyecekti ki arkasını döndüğünde adamın olmadığını gördü hayretler için yola devam etti yaklaşık 5 dakika gitti veya gitmedi bir kazanın olduğunu ve içinden çıkarılan cesedin kendisine yardım eden kişi olduğunu gördü çevredeki adamlara sordu ve kazanın yaklaşık 1saat kadar önce gerçekleştiğini öğrendi adeta nutku tutulmuş kul sıkışmış ve Hızır yetişmişti.
__________________
**************************************
Adamın biri, bi cumartesi gecesi evine dönüyomuş. Birden 15-16 yaşlarında sevimli bi kızın yolun kenarında otostop yaptığını görmüş. Adamın da aynı yaşlarda iki kızı varmış. Hemen arabayı kızın yanına yanaştırmış,''Gece yarısı böyle ıssız bir yerde napıyosunuz Allah aşkına? Bu saatte otostop mu yapılır? '' demiş. Kız,''Uzun hikaye. Rica etsem beni evime ürür müsünüz? Buraya çok yakın. Bu iyiliğinizi ömür boyu unutmam'' diyerek arka koltuğa oturmuş. Kızın üzerinde cicili bicili, hoş bi elbise varmış. Evinin adresini vermiş. Gerçekten de yakınmış ev. Adam eve vardığında önünde durmuş,''İşte geldik küçük hanım'' diyerek arka koltuğa dönmüş ama arkada hiç kimse yokmuş. Gözlerine inanamamış tabi. Hemmen arabasından inip evin kapısını çalmış. Beyaz saçlı, çok yorgun görünen yaşlı bi kadın açmış kapıyı. Adam heyecanla,''Bana inanmayacaksınız ama yoldan küçük bi kız aldım. Bana buranın adresini verdi ama tam geldiğimizde..'' Yaşlı kadın adamı susturmuş,''Biliyorum, biliyoru'' demiş,''Sonra da ortadan kayboldu di mi? Bu başımıza ilk defa gelmiyo. Her cumartesi akşamı aynı şey olur..'' Meğer kız bi cumartesi gecesi diskodan dönerken trafik kazası geçirmiş ve oracıkta ölmüş. Şimdi her cumartesi gecesi kazada öldüğü yerden otostop yapıp evine gelmek istiyomuş ama bunu bugüne kadar başaramamış. Kadın bunları anlatırken adamın gözü piyanonun üzerindeki kızın fotoğrafına ilişmiş. Evet, kız aynı kızmış ve üzerinde de aynı elbise varmış.
***********************************************
'' Çok şiddetli bir taarruz vardı. Mermiler kulağımızımın dibinden geçiyordu. Siperde daha önce hiç görmediğim bir asker yanıma yaklaştı. Belli ki bizim birlikten değildi. Bir zarf çıkardı ve:
'' Memlekete dönünce bu zarfı, üzerindeki adrese bırakır mısın? ''
-''İkimiz de döneriz inşallah'' dedim.
Israrla kendisinin dönemeyeceğini, benim ise memleketime ve aileme kavuşacağımı söylüyordu. Biraz isteksiz de olsa zarfı aldım. Ancak o çatışma sırasında birbirimizi kaybettik. Taarruz bitip memleketime döndüğümden bir iki yıl sonra eski eşyaları karıştırırken o zarfı buldum. Unuttuğum görevi, geç de olsa yerine getirmek için İstanbul' a gittim. Üzerindeki adres, Akasaray' da eski bir eve götürdü beni. Kapıyı yaşlı bir amca açtı.
'' Merhaba amca. Ben Kıbrıs' ta savaşan oğlunuzdan bir mektup getirdim. Belki kendiside gelmiştir. ''
'' Bizim Kıbrıs' ta savaşan oğlumuz yoktu ''
Beni içeri davet ettiler. Eşi, bir fotoğraf albümü ile geldi. Fotğrafları gösterip:
- ''Sana zarfı bu genç mi verdi? ''
- ''Evet. Çok iyi hatırlıyorum. Buydu. '' ve işte o an beni şok eden ve hala aklımı başından alan şu cevabı verdi:
- '' Bu çocuk benim oğlumdu. Fakat onu 15 sene önce Kore harbinde şehit verdik!!... ''
__________________
****************************************
Büyük bahçeli bi villada yaşayan genç bi çift, çocuklarını bakıcıya bırakıp dostlarının verdiği bi partiye gitmiş. Bakıcı kız çocukları yatırdıktan sonra televizyon seyretmeye başlamış. Bi ara telefon çalmış. Kızcağız telefonu açtığında karşısında hırıltılı bi sesle konuşan biri varmış: Şu an üst katta çocukların başucundayım. Sen de gelsene buraya. Kız feci korkmuş haliyle. Ama kendini Kesin salak bi telefon şakası bu diye düşünüp sakinleştirmeye çalışmış ve televizyonun sesini sonuna kadar açmış. Telefon tekrar çalmış. Aynı hırıltılı ses yine o histerik kahkahasını attıktan sonra, Çocukların yanındayım. Hadi sen de gel yukarı demiş. Kız daha da korkmuş ve santrali arayarak durumu anlatmış. Santralde iyi bi kadın varmış, Adam sizi aradığında bi’kaç dakika konuşturun. Numarayı tespit eder, sonra da polise bildiririz diyerek kıza yardımcı olmuş. Bakıcı kız telefonu kapatır kapatmaz hemen çalmış telefon. Aynı ses yine aynı sözleri tekrar etmiş. Kız konuşmayı uzatmaya çalışmış ama sapık anlamış bunu ve hemen telefonu kapatmış. Bi’kaç dakika sonra tekrar çalmış telefon, arayan santral memuresiymiş ve panik durumdaymış: Hemmen kaç oradan! Arayan numaranın da adresi aynı. Yukarıda bi telefon hattı daha var demek ki! Kız koşa koşa kaçmış evden. Bu arada santraldeki kadın, polisi olaydan haberdar etmiş bile. Polisler bi’kaç dak’kada adrese gelip eve girmiş. Gerçekten de üst katta elinde satır olan bi katil yakalamışlar. Üst kat pencerelerinin birinden eve giren sapık katil iki çocuğu öldürdükten sonra o telefonları etmeye başlamışmış.
__________________
********************************************