SAMURAY
Savaş, Japon kültüründe önemli bir yer işgal eder.
Ülkenin önemli klanları birbirleriyle pek çok kez karşı karşıya
gelmiştir. Japon topraklarının sadece %20’si tarıma elverişli oluşu,
toprak kavgasını doğuruyordu. Toprak savaşları da hem tinsel, hem
de fiziksel gelişim ve mücadele yöntemlerini doğurdu. Samuraylar
da bu olgular içinde ortaya çıktı. M.Ö. 660'da Ölümsüz Savaşçı adıyla
bilinen Jimmu Tenno, bir kabilenin başına geçti. Tenno ve kabilesi
Yamato bölgesine yerleştiler. Yamato klanı Asya’ya çeşitli seferler
düzenledi. Kore ve Çin’in kültürel zenginliklerinden, teknolojilerinden
ve savaş sanatlarından etkilendiler. İmparator Keiko, tarihte "Shogun"
ünvanını taşıyan ilk kişi oldu. Bir nevi generallik rütbesi gibi
de anlaşılabilecek Shogun ünvanı, Keiko’nun savaş sanatlarında geldiği
üst noktayı da belirliyordu. Onun oğlu Prens Yamato da savaş sanatları
konusunda çok yetenekliydi. Korkusuz, güçlü, gözüpek bir genç olarak
tanındı ve Samuraylık anlayışında bir örnek teşkil etti.
Samuraylar "bushido" anlayışını temel
alıyordu. Bushido, "Savaşçının Yolu" anlamına geliyordu.
Bushido felsefesinde korkunun yeri yoktur. Samuray, ölüm korkusunu
yenmiş kişidir. Bu, dinginlik kazandırır ve efendiye sadakat sağlardı.
9-12 yüzyılları arasında samuraylar bir sınıf haline
geldi. İki adla anılırlardı: Samuray (şövalye), Buşi (savaşçılar).
Bu insanların bir kısmı yönetici sınıflara bağlıydılar. Bir kısmı
ise para karşılığı savaşabilirdi. Samuraylar, feodal derebeylerine
(Daimyo) bütünüyle bağlıydılar. Hizmetlerinin karşılığında mevki
ve arazi alırlardı. Daimyo’lar, Samurayları daha fazla arazi kazanmak
ve gücünü arttırmak için kullanırlardı.
Samuraylar, at üstünde, yaya, silahlı, silahsız
dövüş konusunda eğitilmişlerdi. Ok da kullanırlardı. Ancak, 13.
yüzyılda Moğol savaşları yaşandıktan sonra, Samurayların kılıç kullanımı
ağırlık kazandı. Hatta mızrak ve naginata denen ucu kılıç şekilli
mızraklar kullanmaya başladılar.
Samurayların iki kılıcı olurdu. Uzun kılıç daito-katana,
kısa kılıç shoto-wakizashi’ydi. Samuraylar çoğunlukla kılıçlarına
isim (mei) verirler ve onların ruhuna inanırlardı. Çift kılıç taşıma
ve kullanmaya daisho denirdi.
1605 yılında Japonya’nın gelmiş geçmiş en ünlü samurayı
Miyamoto Musashi, savaşçı yetiştirmek için bir okul açtı. 30 yaşına
gelmeden 60’ın üzerinde kılıç dövüşünden galip çıkmayı başaran bu
usta, yıllarca kendi okulunda dersler verdi. 1615 yılında bir başka
tanınmış Samuray, Tokugawa Ieyasu, samuraylık hakkında bir kitap
yazdı ve Samurayların barış zamanı yaşam biçimleri konusunda çeşitli
bilgiler verdi.
Samuray geleneği,1876 yılında İmparator Meiji tarafından
ortadan kaldırıldı. Kılıç taşıma kanunlarını değiştiren Meiji, Samuraylığı
tarihe karıştırdı. Ancak ve ancak imparatorluk ordusunda bazı rütbeli
subaylar tören amaçlı kılıçlar taşırdı. 20 yüzyılda kılıç tekrar
serbestleşti ancak askeri kullanım dışında sportif gelişim için
kullanılmayha başlandı. 2. Dünya savaşından da hatırlayacağınız
gibi tüm rütbeliler, hatta kamikaze pilotları özellikle de kılıçlıydı.
Bushi öğretisinde, hece olarak geçen shi ibaresinin aynı zamanda
ölüm demek olduğunu hatırlatalım. Yani, bir nevi bushidoka ölüm
korkusunu yenmiş kişidir.
Bu dönem öncesinde efendisiz kalan samuraylar, yani
roninler zamanla ya isyan ederek öldürüldü ya da kılıçlarıyla seppuku/harakiri
yaparak intihar ettiler.
Savaş, Japon kültüründe önemli bir yer işgal eder.
Ülkenin önemli klanları birbirleriyle pek çok kez karşı karşıya
gelmiştir. Japon topraklarının sadece %20’si tarıma elverişli oluşu,
toprak kavgasını doğuruyordu. Toprak savaşları da hem tinsel, hem
de fiziksel gelişim ve mücadele yöntemlerini doğurdu. Samuraylar
da bu olgular içinde ortaya çıktı. M.Ö. 660'da Ölümsüz Savaşçı adıyla
bilinen Jimmu Tenno, bir kabilenin başına geçti. Tenno ve kabilesi
Yamato bölgesine yerleştiler. Yamato klanı Asya’ya çeşitli seferler
düzenledi. Kore ve Çin’in kültürel zenginliklerinden, teknolojilerinden
ve savaş sanatlarından etkilendiler. İmparator Keiko, tarihte "Shogun"
ünvanını taşıyan ilk kişi oldu. Bir nevi generallik rütbesi gibi
de anlaşılabilecek Shogun ünvanı, Keiko’nun savaş sanatlarında geldiği
üst noktayı da belirliyordu. Onun oğlu Prens Yamato da savaş sanatları
konusunda çok yetenekliydi. Korkusuz, güçlü, gözüpek bir genç olarak
tanındı ve Samuraylık anlayışında bir örnek teşkil etti.
Samuraylar "bushido" anlayışını temel
alıyordu. Bushido, "Savaşçının Yolu" anlamına geliyordu.
Bushido felsefesinde korkunun yeri yoktur. Samuray, ölüm korkusunu
yenmiş kişidir. Bu, dinginlik kazandırır ve efendiye sadakat sağlardı.
9-12 yüzyılları arasında samuraylar bir sınıf haline
geldi. İki adla anılırlardı: Samuray (şövalye), Buşi (savaşçılar).
Bu insanların bir kısmı yönetici sınıflara bağlıydılar. Bir kısmı
ise para karşılığı savaşabilirdi. Samuraylar, feodal derebeylerine
(Daimyo) bütünüyle bağlıydılar. Hizmetlerinin karşılığında mevki
ve arazi alırlardı. Daimyo’lar, Samurayları daha fazla arazi kazanmak
ve gücünü arttırmak için kullanırlardı.
Samuraylar, at üstünde, yaya, silahlı, silahsız
dövüş konusunda eğitilmişlerdi. Ok da kullanırlardı. Ancak, 13.
yüzyılda Moğol savaşları yaşandıktan sonra, Samurayların kılıç kullanımı
ağırlık kazandı. Hatta mızrak ve naginata denen ucu kılıç şekilli
mızraklar kullanmaya başladılar.
Samurayların iki kılıcı olurdu. Uzun kılıç daito-katana,
kısa kılıç shoto-wakizashi’ydi. Samuraylar çoğunlukla kılıçlarına
isim (mei) verirler ve onların ruhuna inanırlardı. Çift kılıç taşıma
ve kullanmaya daisho denirdi.
1605 yılında Japonya’nın gelmiş geçmiş en ünlü samurayı
Miyamoto Musashi, savaşçı yetiştirmek için bir okul açtı. 30 yaşına
gelmeden 60’ın üzerinde kılıç dövüşünden galip çıkmayı başaran bu
usta, yıllarca kendi okulunda dersler verdi. 1615 yılında bir başka
tanınmış Samuray, Tokugawa Ieyasu, samuraylık hakkında bir kitap
yazdı ve Samurayların barış zamanı yaşam biçimleri konusunda çeşitli
bilgiler verdi.
Samuray geleneği,1876 yılında İmparator Meiji tarafından
ortadan kaldırıldı. Kılıç taşıma kanunlarını değiştiren Meiji, Samuraylığı
tarihe karıştırdı. Ancak ve ancak imparatorluk ordusunda bazı rütbeli
subaylar tören amaçlı kılıçlar taşırdı. 20 yüzyılda kılıç tekrar
serbestleşti ancak askeri kullanım dışında sportif gelişim için
kullanılmayha başlandı. 2. Dünya savaşından da hatırlayacağınız
gibi tüm rütbeliler, hatta kamikaze pilotları özellikle de kılıçlıydı.
Bushi öğretisinde, hece olarak geçen shi ibaresinin aynı zamanda
ölüm demek olduğunu hatırlatalım. Yani, bir nevi bushidoka ölüm
korkusunu yenmiş kişidir.
Bu dönem öncesinde efendisiz kalan samuraylar, yani
roninler zamanla ya isyan ederek öldürüldü ya da kılıçlarıyla seppuku/harakiri
yaparak intihar ettiler.