Arbeit Macht Freigate
Çalışma özgürlük getirir
Sachsenhausen, başkent Berlin'e yaklaşık 35 km uzaklıktaki Oranienburg bölgesinde 1936-1950 yılları arasında faaliyet göstermiş bir Nazi toplama kampıdır.
Nazi toplama kamplarının idari merkezi olma özelliği taşıyan ve aynı zamanda SS eğitim merkezi olan kamp, 1936 yılında kurulmuştur. Geniş bir alana yayılmış olan kampta, halen ziyaretçilere kapalı tutulan "industrial centre" bölümündeki gaz odasının yanısıra, çeşitli ameliyatların yapıldığı bir patoloji laboratuvarı bulunmaktadır.
Tutuklular, 19 Aralık 1938
Sachsenhausen toplama kampının ön kapısında "Arbeit Macht Frei" (Çalışma özgürlük getirir) ibaresi yer almaktadır. 22 Nisan 1945 tarihinde Sovyet kızıl ordusunun
47. tugayı tarafından özgürlüğe kavuşturulan kampta toplam 200,000'den
fazla insan tutsak edilmiş, bunlardan 100,000'i hastalık, yetersiz
beslenme, tifo, sarılık ve kışın dondurucu ayazı karşısında hayatını kaybetmiştir.
Yukarıda belirtilen nedenler haricinde, birçok insan, tıbbi alandaki deneysel amaçlarla acımasızca öldürülmüşlerdir.
Nazi
kayıtlarına göre Sachsenhausen kampında 2,000'den fazla kadın esir
yaşamıştır. Bu kadın esirler yine kendileri gibi kadın olan ve
"Aufseherin" adı verilen kadın gardiyanlar tarafından kontrol altında
tutulmuşlardır. Nazi belgelerine göre kampta her on esir için bir SS subayı görev yapmıştır.
Birçok Nazi toplama kampında olduğu üzere kamptaki hayat, inanılmaz
derecede insanlık dışı bir yaşamı sergiler; kamp girişindeki komuta
merkezinin önündeki içtima alanındaki ateşli silahlarla ve asarak
idamlar diğer esirler için bir "ders" niteliğindedir.
1936 yılında Nazi yönetiminin 1936 olimpiyatlarına ev sahipliği
yaptığı dönemde Esterwegen toplama kampından getirilen 50 esir işçi
tarafından Almanya’nın ilk toplama kampı olarak inşa edilen ve daha
sonraki yıllarda inşa edilen diğer toplama kampları için örnek
oluşturan Sachsenhausen kampı, Hitler tarafından “tamamen modern”
olarak tanımlanmıştır. İnşaatın sona ermesini müteakip, homoseksüeller,
sendika üyeleri ve belli dini grup mensupları kampın ilk esirleri
olmuştur. 1938 yılı Kasım ayındaki “kırık cam gecesi”nin (Crystal
Night) hemen ardından da binlerce Yahudi kampta tutsak edilmiştir.
İkinci dünya savaşının patlak vermesinin hemen öncesinde, 1939 yılının
Eylül ayı ortalarında, Alman polisi, Berlin belediye sınırlarında
yaşayan ve çoğunluğu Polonya vatandaşı ve haymatloz olan 900 Yahudiyi
tutuklayarak Sacsenhausen’a getirmişlerdir. Bu insanların çoğu, açlık,
bitkinlik, kötü muamele ve tedavi edilmemeleri nedeniyle hayatlarını
kaybetmişlerdir. 1940 yılına gelindiğinde, Alman işgali altındaki
Polonya topraklarındaki eğitimli elit tabakayı eritmek amacıyla, çoğu
öğretmen, doktor, papaz, kamu görevlisi ve Alman işgaline muhalefet
eden lider konumundaki diğer Polonyalılar Sachsenhausen kampına
getirilmişlerdir.
4 Nisan 1941 tarihinde, Eichberg Akıl Hastalıkları Hastanesi başhekimi olan Friedrich Mennecke
isimli SS doktoru, “14f13” kod adıyla tarihe geçen ve Sachsenhausen
kampındaki fiziksel/zihinsel özürlü ve güçsüzlere ötenezya uygulanması
için aday tespiti yapmıştır. Haziran 1941’e gelindiğinde, seçilen
ötenezya adayları SS subayları tarafından sistematik ölümlerin
gerçekleştirildiği “Sonnenstein ötenezya merkezi”ne
nakledilmiştir. Hasta ve güçsüz olan bu insanların hayatları Alman
doktorları tarafından buradaki gaz odalarında sona erdirilmiştir.
Ağustos 1941’de Sovyet Kızılordu mensubu yaklaşık 18,000 savaş esiri
Sachsenhausen toplama kampına intikal etmiştir. Esirlerin kampa
varışlarının hemen ardından 13,000’den fazlası Naziler tarafından
vurularak katledilmişlerdir.
1944 yılı Ağustos ayında Varşova’da patlak veren başkaldırı üzerine
Almanlar, yaklaşık 3,500’ü Sachsenhausen toplama kampı olmak üzere
yaklaşık 65,000 Polonya vatandaşını Almanya’daki çeşitli toplama
kamplarına nakletmişlerdir. Esirler, kampta zorunlu tıbbi deneylere
maruz bırakılmışlardır.
Kamp muhafızları, müttefik kuvvetlerin Almanya’ya ilerleyişi
karşısında Sachsenhausen toplama kampındaki 30,000 esiri kuzeybatı
istikametinde “ölüm yürüyüşü” adı verilen zorunlu yürüyüşe tabi
tutmuşlar; hasta ve güçsüz olanları ve yürüyüş temposuna ayak
uyduramayanları öldürmüşlerdir. Bu yürüyüş sırasında hayatta kalmayı
başarabilenler Sovyet Kızılordusu tarafından 2 Mayıs 1945 tarihinde Schwerin kasabası yakınlarında serbest bırakılmışlardır.